Türk Hukukunda Taşınır Rehni
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (“TMK”) uyarınca; taşınır rehni, eşya ve alacaklar üzerinde kurulabilen bir rehin türüdür. Rehin hakkı, sahibine, bu hakla koruma altına alınan alacağının gereği gibi veya hiç ifa edilmemesi durumunda, rehin konusunu paraya çevirmesine ve rehin konusundan öncelikli olarak yararlanmasına imkân veren sınırlı bir ayni haktır. Taşınır rehni, taşınmaz rehininin aksine zilyetliğin devri ile kurulabilen, kural olarak tescil şartı aranmayan bir rehin türüdür. TMK 939/1 uyarınca kanunda öngörülen istisnalar dışında, taşınır rehni zilyetliğin devri ile kurulabilmektedir. Aynı hükmün 3. fıkrası uyarınca eğer rehin konusu rehin verenin hakimiyetinde kalıyor ise rehin hakkı kurulamamaktadır. Ancak; TMK’da ve diğer başka kanunlarda, bazı taşınır eşyaların rehninin ilgili eşyanın zilyetliği devredilmeksizin, gerekli sicillere tescili ile kurulabileceğini öngören hükümler bulunmaktadır. Örneğin; TMK m. 1014 ve devamı uyarınca gemi araçlarının rehni, Türk Sivil Havacılık Kanunu (“SHK”) m. 69 ve devamı uyarınca hava araçlarının rehni ilgili sicillere rehnin tescil edilmesi ile kurulmaktadır. Bu durumda, bu eşyalar üzerinde rehin hakkı tesis edilmek istenmesi durumunda eşyanın zilyetliğinin teslimi gerekmeyip gerekli sicillere tescil işleminin yapılması rehin hakkının kurulması açısından yeterli olacaktır.
Taşınır Rehninin Kapsamı
Türk hukukunda ayni haklarda belirlilik ilkesi geçerlidir, bu ilke uyarınca ayni hakların konusunu belirli bir eşya oluşturmaktadır. Rehin hakkı da ayni bir hak olduğundan herhangi bir eşya üzerinde rehin hakkı kurulması o eşyanın bütününü kapsayacaktır. TMK’da da belirtildiği üzere, rehin hakkı eşyanın bütünleyici parçaları ve eklentilerini de kapsamaktadır. Örneğin, TMK uyarınca bir aracın bütünleyici parçalarının eşyadan ayrı olarak rehnedilmesi belirlilik ilkesi uyarınca mümkün olmayacaktır. SHK m. 76’da hava araçlarının rehninin kapsamının belirlenmesi için TMK’ya atıf yapılmıştır. Gönderme uyarınca yukarıda da açıklandığı üzere hava aracının bütünleyici parçaları ve eklentileri de rehnin kapsamına girecektir. Hava aracının bütünleyici parçaları ve eklentilerinin nasıl tespit edileceği hakkında ise SHK m. 68’de, TMK m. 684 ve 686’ya atıf yapılmıştır. Dolayısıyla hava araçlarının bütünleyici parçaları ve eklentilerinin kapsamı TMK hükümlerine göre belirlenecektir. TMK m. 684/2’de uyarınca bütünleyici parça, yerel âdetlere göre asıl eşyanın temel unsuru olan ve o eşya yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır. Doktrinde kanunda yapılan tanım doğrultusunda bütünleyici parçaların 3 unsurunun bulunması gerektiği değerlendirilmektedir. Bunlar, dış bağlılık, iç bağlılık ve yardımcı unsur olan yerel adetlerdir. Dış bağlılık asıl eşya ile bütünleyici eşya arasında maddi bir bağlılık bulunmasıdır. Asıl şey ile bütünleyici parça birleştiğinde tek bir bütün eşya gibi görünmelidir. İç bağlılık ise bütünleyici parçanın asıl eşya ile aynı amaca özgülenmiş bulunmasını, asıl eşyadan beklenen ekonomik işlevin yerine getirebilmesi için varlığının zorunlu sayılmasını gerektirir. Bütünleyici parça olmadan asıl şey kendisinden beklenen ekonomik işlevi tam olarak yerine getiremiyor ise;bütünleyici parça ile asıl eşya arasındaki iç bağlılık unsurunun bulunduğu kabul edilmektedir. Yardımcı ölçüt olan yerel adetler ise, iç ve dış bağlılık konusunda tereddüt yaşanması durumunda başvurulması gereken bir unsurdur. Bu unsurların kapsamına giren nesneler asıl eşyanın bütünleyici parçası sayılacak ve bu durumda asıl eşyadan ayrı olarak rehnedilemeyecektir. Bütünleyici eşyalar asıl eşyadan ayrılıp kendileri ayrı bir eşya olma niteliğini kazanır ise; ancak bu durumda onlar üzerinde bağımsız bir rehin hakkı tesis edilebilecektir. Türk öğretisinde hava aracının bütünleyici parçalarına pervane, koltuklar, kanatlar, motor vb. örnek gösterilmekle birlikte, motorun bütünleyici parça sayılıp sayılmaması gerektiği esasen tartışmalıdır.
Türkiye’nin Taraf Olduğu Cape-Town Sözleşmesi Uyarınca Taşınır Rehni
Taşınır Donanım Üzerindeki Uluslararası Teminatlar Hakkında Sözleşme (“Cape-Town Sözleşmesi”) ile Taşınır Donanım Üzerindeki Uluslararası Teminatlar Hakkında Sözleşmeye İlişkin Hava Aracı Donanımına Özgü Konulara Dair Protokol (“Protokol”) uyarınca hava aracı gövdelerinin, motorlarının ve helikopterler üzerindeki uluslararası teminatların tescil edilebileceği uluslararası bir sicil kurulmuştur. Bu uluslararası düzenlemelere Türkiye de taraf olduğundan; bu düzenlemeler Türk hukukunda da uygulama alanı bulmaktadır. Öğretide uluslararası sicile tescilin, ulusal sicile tescile tercih edileceği ve dolayısıyla SHK’nın hava aracı ipoteğiyle ilgili kurallarının zamanla pratik önemini yitireceği değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, 6353 sayılı Kanun ile SHK’ya eklenen 68/A maddesine göre, Cape-Town Sözleşmesi ve Protokol’ün düzenlemeleri ile kanunlarda yer alan düzenlemeler arasında çelişki bulunması sebebiyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda, Cape-Town Sözleşmesi’nin ve Protokol’ün hükümleri esas alınacaktır. Söz konusu düzenlemenin önemli noktalarından biri ise, hava aracı motorlarının rehni bakımından yukarıda açıklanan genel kurala istisna getiren uluslararası bir anlaşma olmasıdır. Helikopterlere takılı olanlar dışında, hava aracı motorları, yüksek ekonomik değerleri sebebiyle Cape-Town Sözleşmesi ve Protokol uyarınca bağımsız eşya olarak kabul edilmiştir. Bunun sonucunda bir hava aracı motoru üzerindeki hiçbir hak ya da teminat, o motorun bir hava aracına takılmasından veya takılı bulunduğu hava aracından sökülmesinden etkilenmeyecektir. Yukarıda açıklanan bütünleyici parçanın akıbetinin eşyaya bağlı olması kuralı, hava aracı motorlarına uygulanmayacaktır.
Söz Konusu Düzenlemenin Önemi
TMK’nın genel hükümleri kapsamında bir değerlendirme yapıldığında; hava aracının gövdesine monte edilen motor hava aracının bütünleyici parçası sayılacaktır. Hava aracı ile motoru arasında yukarıda tanımlandığı üzere bir dış bağlılık mevcuttur. Ayrıca motor hava aracının ekonomik işlevini yerine getirmesi için ona özgülenmiş ve onun temel unsuru haline geldiğinden iç bağlılık unsurunun da bulunduğu söylenebilecektir. Şüphe halinde yerel adetlerden yardımcı unsur olarak yararlanıldığından, yerel adetler uyarınca da motorun hava aracının bir temel unsuru olduğu değerlendirilebilecektir. Bu 3 unsur ışığında, TMK kapsamında hava aracı motoru hava aracının bütünleyici parçası olarak belirtilebilecektir. Bu durumda TMK hükümleri uyarınca hava aracının rehnedilmesi üzerine hava aracı motoru da hava aracı rehninin kapsamına girecektir. Ancak, yukarıda da açıklandığı üzere Cape-Town Sözleşmesi ve Protokol uyarınca; hava aracı motorları bağımsız bir eşya olarak düzenlendiğinden, hava aracı motoru üzerinde hava aracından ayrı bir ayni hak tesis edilebilecektir. Bu durumda yukarıda TMK hükümleri uygulanmayacak, motorun hava aracına monte edilmesiyle hava aracı motoru üzerindeki ayni haklar kendiliğinden sona ermeyecektir.
Sonuç olarak, motor hava aracının gövdesinden bağımsız bir şekilde ayni hak konusu olabilecek, üzerinde bağımsız rehin hakkı kurulabilecektir.
Kaynakça:
Lale Sirmen- Eşya Hukuku
M. Emir Göka- Sözleşmeye Dayanan Hava Aracı İpoteğı̇