ENGLISH
ENGLISH
ARA ENGLISH
KAPAT

Marka Hakkının İhlali Durumunda Korunma Yolları

15.11.2018 - Av. Pınar Aktaş

Marka, tanınmış marka ve marka hakkı kavramlarında vurgulanan ifade “ayırt edici” olmasıdır. Marka, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK’daki tanımıyla; “Bir işletmenin imalatını ve/veya ticaretini yaptığı malları ve/veya sunduğu hizmetleri, başka işletmelerin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan ticaret ve/veya hizmet markası olarak da nitelendirilebilen işarettir” tanımında ve marka nedir diye sorulduğunda “bir işletmenin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayıran ayırt edilmesi için kullanılan işaretlerin tamamıdır” şeklinde yapılan tanımda da marka kavramının “ayırt edici” olması hususuna vurgu yapılmaktadır.


Buna göre bir ticari işletme, öncelikle ürettiği malın ya da verdiği hizmetin, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt edilmesi için seçmiş olduğu markanın tescilini yaptırmalıdır ki, marka hakkını koruma altına alabilsin. Marka sahibi tarafından tescili yaptırılan marka, artık marka koruma süresinin başvuru tarihinden itibaren 10 yıl süre ile koruma altında alınmış olmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta markanın koruma süresinin bitiminden itibaren 6 ay içerisinde tescil süresinin yenilenmesi gerektiğidir.


Tescili yaptırılan ve koruma altına alınan markanın taklidi veya marka hakkının ihlali durumunda uygulanacak yaptırımlar nelerdir?


Markanın taklidi veya marka hakkının ihlali; “Marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek ve markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak” durumlarından herhangi birisinin tespiti ile gerçekleşmiş olur.  


Markanın taklit edilmesinin tespiti sonucunda marka sahibi, üçüncü kişiler aleyhine açacağı davalarda yetkili mahkeme, davacının ikametgâhının olduğu veya suçun işlendiği yer mahkemesi olup görevli mahkeme ise fikri ve sınai haklar hukuk ve ceza mahkemeleridir. Peki, yetkili ve görevli mahkemede açılan davada marka sahibinin mahkemeden neleri talep edebilir? Marka sahibi mahkemeden;


a) Marka hakkına tecavüz fiilinin durdurulmasını,

b) Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazminini,

c) Marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el koyulması talebi,

d) (c) bendi uyarınca el konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınmasını,

e) Marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle bu maddenin (c) bendine göre el koyulan ürünlerin ve araçların üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası talebi,

f) Marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulmasını talep edebilir.


Bu aşamada, bir markanın tanınmış olduğu hususunun tespiti için Yargıtay bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği kanaatinde olup, TPE uzmanı ile TPE’de bulunan kayıtların da incelenmesi gerekmektedir. Mahkeme tarafından, marka ihlaline ilişkin hususların tespiti ve değerlendirilmesi ile nihayetinde ihlale sebebiyet verene karşı uygulanacak yaptırım önem taşımaktadır.


Sonuç olarak, Marka sahibine özgü kullanma yetkisi veren marka hakkı KHK. uyarınca tescille doğar ve koruma süresi 10 yıldır ancak bu süre 10’ar yıllık dönemler halinde yenilenebilir. Koruma kural olarak tescil edildiği mal veya hizmetler için ve bunların benzeriyle sınırlıdır.


Türkiye’de tescilli ve tanınmış bir markanın, tescil kapsamında olmayan mal ve hizmetler yönünden engel teşkil etmesi, markanın toplumda ulaştığı tanınmışlıktan haksız yarar sağlanması, markanın itibarını zedeleme ya da ayırt edici olma özelliğine zarar verilmesi koşullarından birisinin gerçekleşmesi ya da gerçekleşme ihtimalinin söz konusu olmasına bağlıdır. Dolayısıyla, markanın sadece tanınmış marka olması, farklı mal ve hizmetleri kapsayacak şekilde geniş çaplı bir korumadan yararlanabileceği anlamına gelmemelidir.