İflasın ertelenmesi, borca batık durumunda bulunan bir sermaye şirketi veya kooperatif hakkında verilecek iflas kararının, kanunda öngörülen şartlar altında, özellikle şirketin mali durumunun iyileşmesi mümkün olduğunda, belirli bir süre geri bırakarak, bu süre içerisinde şirket veya kooperatifin iflastan kurtulması için imkan tanınmasına hizmet eden bir kurumdur.
İflasın ertelenmesi geçici bir karaktere sahiptir. Bunun neticesinde ya öngörülen iyileştirme gerçekleşir ya da şirketin iflasına gidilir.
A. Genel Olarak
İflasın ertelenmesi kararının en önemli sonucu, şirket hakkındaki iflas kararının ve bu kararın neticelerinin geçici bir süre ertelenmiş olmasıdır. İİK mad. 179/b hükmünde açıkça belirtilen tek etki takipler bakımındadır.
İİK mad. 179/b’ye göre;
“Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.
Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır.
206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.”
Erteleme kararının tesiri kendisini, kararın verildiği tarihten itibaren göstermeye başlar. Ancak erteleme kararı veren mahkeme, kararda gösterilen bazı sonuçların ilanla doğacağını belirtebilir.
B. Takiplere Tesiri
Erteleme kararının en önemli etkisi kendisini takiplerde göstermektedir. İİK mad. 179b/I’e göre iflasın ertelenmesine karar verilmesiyle birlikte, daha önce başlamış olan 6183 sayılı Kanununa göre yapılanlar da dahil olmak üzere tüm takipler duracaktır. Erteleme süresi içinde yeni bir takip de yapılamayacaktır.
Karşımıza çıkabilecek bir sorun da mevcut hacizlerin durumudur. Kanundaki “evvelce başlamış takipler durur” ifadesi ile önceden başlamış takipler ortadan kalkmayıp sadece bulunduğu noktada durmaktadır. Ancak malvarlığının bir kısmının hacizli kalmasının ciddi sorunları birlikte getirme olasılığı yüksektir. İşletmelerin bazı malvarlığı değerlerinin el değiştirme zorunluluğunun bulunması halinde hacizli mal ve haklar üzerinde tasarrufta bulunmak mümkün değildir. Yargıtay’a göre; takiplerin durması takibin bulunduğu aşamada kalması anlamında olup hacizlerin kaldırılması sonucunu doğurmaz.
Takiplerin durması ve yeni takip yasağı konusunda, kanun koyucu iki grup alacak için istisna tanımıştır. Bunlar rehinli alacaklar ve İİK mad. 206’nın, A bendi hariç, birinci sırasındaki yazılı alacaklardır.
Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar için bir istisna getirilerek bunların takip konusu yapılabilmelerine izin verilmiştir. Ancak bu takipler sebebiyle muhafaza tedbirleri alınamayacak ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemeyecektir; aksi takdirde şirket veya kooperatifin faaliyetine devam ederek iflastan kurtulması mümkün olamaz. İİK mad. 206’nın, işçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas sebebiyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları hariç, birinci sırasındaki yazılı alacaklar takip yasağı konusunda diğer bir istisna olarak kabul edilmiştir.
Takip yasağı bakımından birinci istisna taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilen alacaklar için rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabilmesi ve başlayan takiplere devam edilebilmesidir (İİK mad. 179b/II). Kanun koyucu, hangi tür rehinlere ilişkin takiplerin devam edeceği konusunda bir sınırlama getirmiştir.
Söz konusu rehinli alacaklar için getirilen takip yapabilme imkanı kanun koyucu tarafından şirket malvarlığının korunması amacıyla kısıtlanmıştır. Erteleme süresi içinde yapılacak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takipte, rehin konusu mallar hakkında muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malların satışı gerçekleştirilemez (İİK mad. 179b/II).
Takiplerin durması ve yeni takip yasağı konusundaki ikinci istisna; A bendinde belirtilen kıdem tazminatları hariç, İİK mad. 206’da düzenlenen birinci sıradaki yazılı alacaklara ilişkindir. Burada iflasın ertelenmesi kararına rağmen, yeni takip yapılabilir ve daha önce başlamış olan takiplere devam edilebilir (İİK mad. 179 b/II),
Ancak getirilen istisna sadece icra takipleri ile sınırlıdır.
İflasın ertelenmesi süresi içinde, şirkete karşı iflas yoluyla takip yapılması mümkün değildir. İflasın ertelenmesi süresi içinde başka bir doğrudan doğruya iflas sebebine dayanılarak, alacaklılar tarafından şirketin iflasının istenmesi de mümkün değildir.
C. Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Sürelere Tesiri
Ertelemenin diğer tesiri zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkindir. İflasın ertelenmesi kararı ile birlikte takip işlemi ile kesilen zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemesi durur (İİK mad. 179 b/I). Bu düzenleme alacaklıları, zamanaşımı sürelerini kesmek için gereksiz yere şeklen takip yapmaya zorlamaktan kurtarmakta, ertelemenin amacına ve alacaklıların korunmasına hizmet etmektedir.
D. Diğer Etkileri
İflasın ertelenmesi, mevcut sözleşmeler ve alacaklıların hukuki durumlarında kural olarak bir değişiklik yaratmayacak; borçlar yine aynı şekilde muaccel hale gelecek ve faiz işleyecektir. Kısaca, iflasın ertelenmesi, “pacta sund servanda” ilkesini ortadan kaldırmayacak ve şirketin tüm akdettiği sözleşmeler geçerliliğini sürdürecektir.
Kayyımın yanı sıra bir alacaklılar kurulu teşekkül etse dahi, kurulun erteleme süreci içerisinde ancak görüş bildirmesi mümkün olabilecektir. Etkin bir yetki söz konusu olmayacaktır. Alacaklıların doğrudan katılımları ancak konkordato sürecine dönüşüm halinde mümkün olacaktır.
İflasın ertelenmesi süresi sonunda, şirketin mali durumunun iyileştirilememesi sebebiyle iflasının açılmasına karar verildiğinde iflasta imtiyazlı alacaklı olarak yer alması gereken alacaklılar (İİK mad. 206), erteleme süresinden dolayı, iflasın açılmasından itibaren geriye doğru hesaplanan birer yıllık sürelerin geçmesi sebebiyle yazılmaları gereken sıraya kayıt haklarını yitirebilirler. Bu sonucun önlenmesi bakımından mad. 206’nın ilk iki sırasına kayıt için aranan sürelerin hesabında, iflasın ertelenmesi süresinin hesaba katılmayacağı hükme bağlanmıştır ( İİK mad. 206).
İİK mad. 179 b/IV hükmü, ile iflasın ertelenmesinin, kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak, uygun görülecek süreler ile uzatılabileceği, ancak uzatma sürelerinin toplamının dört yılı geçemeyeceği kabul edilmiştir.
Yargıtay 19. HD, 30.12.2004 t., E. 7170, K. 1344.
Erteleme kararı verilebilmesi için alacaklıların çoğunluğunun onayına ihtiyaç yoktur.