ENGLISH
ENGLISH
ARA ENGLISH
KAPAT

COVID-19 Özelinde İşveren Bilgilendirme Rehberi-3

09.04.2020 - Av. Melis Okcu

Daha önceki yazımızda, tüm dünyayı etkisi altına almış olan COVID-19 salgını nedeniyle, ülkemizde İçişleri Bakanlığı’nın, 81 İl Valiliği’ne göndermiş olduğu 16.03.2020 tarihli Ek Genelge kapsamında faaliyetleri zorunlu olarak geçici süre ile durdurulan işyerleri ele alınmış ve bu işyerleri ile ilgili olarak en çok merak edilen sorular yanıtlanmıştı. Yazıya ulaşmak için tıklayınız.


Bu yazımızda ise Genelge kapsamında kapatılmamış olmakla birlikte, tedbir amaçlı veya olumsuz ekonomik koşullar gözetilerek, işverenlerin kendi inisiyatifleri çerçevesinde kapanmış olan işyerlerindeki işçi-işveren ilişkilerine değinilmiştir.


Genelge Kapsamında Kapatılması Zorunlu Olmaksızın, COVID-19 Sebebiyle İşyerlerini Kendi İnisiyatifiyle Kapatan İşverenler, İşçilerin İş Akitlerini Feshedebilir mi?


Genelge kapsamında kapatılmamış bir işyerinde işverenin, sadece COVID-19 sebebiyle tedbiren işyerinin kapatılmış olmasını, fesih sebebi olarak göstermesi hukuka uygun olmayacaktır. Zira, işyerinin zorunlu olarak kapatılması söz konusu olmayıp, işverenin kendi inisiyatifiyle işyerini kapatması söz konusudur.


Bunun yanı sıra işveren, tüm iş dünyasını etkilemiş olan COVID-19 sebebiyle işlerinin durma noktasına gelmesi nedeniyle işyerini kapatmış ve mali koşullar nedeniyle iş akitlerini feshetme yoluna gitmek istiyor ise; İş Kanunu madde 18 çerçevesinde, işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak koşulu ile işçilerin iş akitlerini tazminatlarını ve feshe bağlı işçilik alacaklarını ödemek suretiyle feshedebilecektir. Ancak, bu fesih sonrasında işçiler tarafından ikame edilebilecek işe iade davalarında; feshin son çare olması ilkesine başvurulup başvurulmadığı mahkemelerce denetleniyor olacağından, riski bertaraf etmek için fesihten önce aşağıda anlatılacak olan diğer tedbir yöntemlerine başvurulması gerekecektir.


Dolayısıyla işverenlerin, diğer tedbir yollarına başvurmaksızın, “salt işlerinin durma noktasına gelmesi veya önemli ölçüde azalması” nedenini gerekçe göstererek işçilerinin iş akitlerini feshetmek istemesi, ileride iş davaları riskini beraberinde getirebileceği gözetilerek, konunun uzmanı hukukçulara danışılarak o işyeri özelinde detaylı olarak değerlendirilmesi gereken bir husustur.


Genelge Kapsamında Kapatılması Zorunlu Olmaksızın, COVID-19 Sebebiyle İşyerlerini Kendi İnisiyatifiyle Kapatan İşverenlerin, İşin İşleyişi ve Buna Bağlı Olarak İşçilerin Ücretleri Konusunda Hangi Yolları İzlemeleri Gerekir?


İşverenlerin kendi inisiyatifiyle kapatılan işyerlerinde, eğer evden çalışma mümkün ise, çalışanların evden çalışma yöntemiyle çalışmalarını sürdürmeleri, bunun karşılığında da işverenin işçilerine ücret ve ücretin eki niteliğinde olan yan haklarını da ödemeye devam etmeleri gerekmektedir.


Ancak işyerindeki işler önemli ölçüde azalmış ve bu durum işyerinde mali açıdan işvereni zorlanmalarla karşı karşıya getirmişse izlenecek yol, kısa çalışma ödeneğine başvurmak olmalıdır.


Kısa Çalışma Ödeneği Nedir?


Daha önceki yazımızda da belirttiğimiz üzere kısa çalışma; ekonomik kriz ve zorlayıcı sebeplerin ortaya çıkması nedeniyle işgücüne duyulan ihtiyacın geçici olarak azaldığı veya kısmen ya da tamamen ortadan kalktığı durumlarda, ücretsiz izin, işten çıkarma gibi işçi aleyhine olan uygulamaları önleyerek işçinin ücretini güvence altına almak, işyerini, üretimi, iş ilişkilerini, iş sözleşmelerinin devamlılığını sağlamak ve korumak amacıyla hukukumuza kazandırılmıştır. 


Dolayısıyla COVID-19 salgını nedeniyle işyeri zorunlu olarak kapatılmamış olmakla birlikte, bu salgının ekonomik hayatta yarattığı olumsuzluklardan etkilenerek, işlerin azalması veya durma noktasına gelmesi sebebiyle işverenlerin, işçilerinin iş akitlerini feshetmesinden önce, feshin son çare olması ilkesi uyarınca, fesihten daha hafif bir yöntem olan kısa çalışma ödeneği ile birlikte, İş Kanunu ile iş güvencesi kapsamına alınmış olan işçilerin korunmaya alındığı görülmektedir.


Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmelik kapsamında, bir işyerinde kısa çalışma uygulaması yapılabilmesi için; 


(i) işyerinde uygulanan çalışma süresinin, işyerinin tamamında veya bir bölümünde geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılmış olması veya


(ii) işyerindeki faaliyetin süreklilik koşulu aranmaksızın en az dört hafta süreyle tamamen veya kısmen durdurulmuş olması gerekmektedir.


Bu düzenlemeye göre;


a) Haftalık çalışma süresinin 45 saat olarak uygulandığı işyerinde kısa çalışmanın uygulanabilmesi için çalışma süresi 30 saate veya altına indirilmiş olmalıdır. İşyerindeki yasal haftalık çalışma süresinin 45 saatin altında olması halinde de, haftalık çalışılan süreye de aynı üçte bir oranının uygulanması gerekecektir.


b) ”Süreklilik koşulu aranmaksızın en az dört hafta süreyle faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması” açısından ise; işyerindeki faaliyetin en az dört hafta boyunca sürekli olarak durması aranmamakta, en az dört haftalık zaman dilimi içinde işyerinin tamamında ya da bir kısmında faaliyetin ara ara durması da yeterli olmaktadır.


İşyerinde çalışma süresinin, işyerinin tamamında veya bir bölümünde geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılması halinde işveren, işçiyi çalıştırmaya devam edecek ancak mesai saatlerinde azaltmaya gidilmiş olunacak, buna bağlı olarak da işveren işçilere çalışmanın yapıldığı saatleri dikkate alarak, oranlama yöntemi ile daha az ücret ödeyecektir. Bu durumda işçiler, işverenden alamadıkları bakiye ücretleri için kısa çalışma ödeneğinden faydalanabileceklerdir.


İşyerinde en az dört hafta süreyle faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması halinde ise, iş sözleşmesi askıda olacak ve işveren işçilerine herhangi bir ücret ödemeyecektir. Buna istinaden çalışanlar alamadıkları ücretlerini kısa çalışma ödeneğinden faydalanarak alabileceklerdir. Ancak burada faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması ile neyin kast edildiğini izah etmek gerekmektedir. Burada kast edilen; her iki halde de kısa çalışma uygulanmakta ancak, uygulama alanı, kişi bazında farklılık göstermektedir. Faaliyetin tamamen durdurulması halinde tüm işçiler etkilenmekte iken, kısmen durdurulması halinde işçilerin bir kısmı etkilenmektedir.


Dolayısıyla kısa çalışma uygulamasının, işyerindeki çalışanların bazılarına uygulanırken diğerlerine uygulanmaması mümkün olabilmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, işverenin kısa çalışma uygulamasını en azından aynı birim içinde çalışan, aynı şartlardaki tüm işçilere ayrım yapılmaksızın eşitlik ilkesi gereği uygulaması önem arz edecektir.


COVID-19 salgınından olumsuz etkilendiği gerekçesiyle kısa çalışma uygulamak isteyen işverenlerin, 23.03.2020 tarihinden itibaren Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri ve Hizmet Merkezlerinin, özel olarak oluşturulan elektronik posta adreslerine gerekli belgeleri göndermek suretiyle başvuru yapmaları gerekmektedir.


Genelge Kapsamında Kapatılması Zorunlu Olmaksızın, COVID-19 Sebebiyle İşyerlerini Kendi İnisiyatifiyle Kapatan İşverenlerin, İşçilere Ücretsiz İzin Teklif Etmesi Mümkün Müdür?


Yukarıda da değinildiği üzere, işverenlerin kendi inisiyatifiyle kapatılan işyerlerinde, eğer evden çalışma mümkün ise, işverenlerin işçilere ücretsiz izin teklif etmesi mümkün olamayacaktır.


Diğer yandan ücretsiz izin uygulaması, çalışma koşullarında esaslı değişiklik olarak kabul edildiğinden işçinin yazılı onayına ihtiyaç gösteren bir yöntemdir. İşçinin bu teklifi 6 iş günü içerisinde yazılı olarak kabul etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde işverenin, işçiyi zorla ücretsiz izne göndermesi hukuka uygun olmayacaktır.


İşçinin ücretsiz izin teklifini kabul etmemesi karşısında işverenin, iş akdinin feshine başvurması halinde de yapılacak olan feshin, geçerli nedenle yani kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer feshe bağlı işçilik alacaklarının işçilere ödenmesi suretiyle yapılması gerekmektedir.


Bu şekilde yapılan fesihlerde iş güvencesi kapsamında olan işçiler açısından işe iade davası ikame etme, iş güvencesi kapsamında olmayan işçiler açısından ise kötü niyet tazminatı talepli dava ikame etme riskinin olduğunu göz önüne alarak, fesih yoluna başvurmadan önce risklerin değerlendirilmesi açısından hukukçulardan profesyonel yardım alınması gerektiğini hatırlatmak isteriz.


Metni PDF indirmek için lütfen tıklayınız.