Zorunlu arabuluculuk uygulamasını getiren ve iş mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulünü düzenleyen 7036 sayılı “İş Mahkemeleri Kanunu” (“Kanun”) 25/10/2017 tarihli ve 30221 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, 01.01.2018 tarihi itibariyle yürürlüğe girecek olan 3., 11. ve 12. maddeleri hariç 25/10/2017 itibariyle yürürlüğe girmiş ve 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nu yürürlükten kaldırmıştır.
Yeni Kanun’un genel gerekçesine bakıldığında amacın, mahkemelerin iş uyuşmazlıklarından kaynaklanan yükünün azaltılması ve uyuşmazlıkların kısa sürede sonlandırılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Kanun ile getirilen başlıca yenilikler aşağıdaki şekildedir.
1. Dava Şartı Olarak Arabulucuya Başvuru Zorunluluğu Getirilmiştir
Yargı mercilerinin iş yükünü azaltmak ve uyuşmazlıkları kısa sürede çözmek amacıyla, Kanun’un 01.01.2018 tarihi itibariyle yürürlüğe girecek olan 3. maddesi ile getirilen en önemli değişiklik, işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmasının zorunlu hale getirilmiş olmasıdır.
Bu düzenleme ile birlikte, belirtilen davalar açılmadan önce mutlaka arabulucuya başvurulması gerekmektedir.
Kanun’da arabulucuya başvuru, işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade davalarında dava şartı olup, iş kazası ve meslek hastalığından kaynaklanan maddi-manevi tazminat ve bunlara ilişkin tespit, itiraz ve rücu davaları hakkında ise arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır.
Arabuluculuğa başvurulması zorunlu kılınan davalarda, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacaktır. Arabuluculuk faaliyeti neticesinde anlaşmaya varılmaması halinde, yine Kanun’da öngörülen süre ve usul ile iş mahkemelerinde dava açılabilecektir. Arabulucuya başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı duracak ve hak düşürücü süre işlemeyecektir.
Arabuluculuk başvurusu, aynı iş davalarında olduğu gibi, davalının yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürolarına yapılacaktır. Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilecektir. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilecek ve son tutanağı imzalayabilecektir.
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandıracak, bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilecektir.
Yukarıda da değindiğimiz üzere, arabulucuya başvuru zorunluluğu 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe girecek olup, bu nedenle 01.01.2018 tarihine kadar kanundan ve bireysel veya toplu iş sözleşmesinden doğan alacaklar ve tazminatlar ile işe iade davaları için doğrudan mahkemeye başvurulabilecek, bu tarihten sonra arabulucuya başvurmadan mahkemede dava açılamayacaktır.
2. İşe İade Davaları İçin Yeni Yargılama Sistemi Öngörülmüştür
Kanun, işe iade davalarına ilişkin yargılama sürecinde de önemli değişiklikler getirmiştir.
Kanun’un 01.01.2018 tarihi itibariyle yürürlüğe girecek olan 11. Maddesi uyarınca, işe iade davası açmak isteyen işçi, fesih bildiriminin tebliğinde itibaren 1 ay içerisinde arabulucuya başvurmak zorunda olacaktır.
Dolayısıyla, işe iade davası açmak için işçiye tanınan hak düşürücü süre, artık arabulucuya başvurmak için tanınmıştır. Arabuluculuk faaliyetleri neticesinde anlaşmaya varılamaması halinde işçi, son tutanağın düzenlenmesinden itibaren iki hafta içerisinde yetkili iş mahkemesinde dava açabilecektir.
Kanun ile birlikte işe iade davalarında getirilen bir diğer önemli değişiklik ise, işe iade istemi ile açılan davalarda verilen yerel mahkeme kararları Yargıtay denetiminden çıkarılmıştır. Diğer bir ifade ile işe iade davalarında yerel mahkeme kararlarına karşı artık sadece istinaf yoluna başvurulabilecek, istinaf neticesinde verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilemeyecek ve böylelikle Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararı kesin hüküm neticesini doğuracaktır.
3. İşe İade Davalarının Mali Yükümlülüklerinin Hesaplanmasında Değişiklikler Yapılmıştır
Kanun’un, 01.01.2018 tarihi itibariyle yürürlüğe girecek olan 12. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun (“İş Kanunu”) 21. maddesinde değişiklik yapılarak, Kanun kapsamında işe iade kararlarındaki boşta geçen süre ücreti ve iş güvencesi tazminatı hesabında işçinin dava tarihindeki ücretinin esas alınarak alacak miktarına hükmedileceği düzenlenmiştir.
4. İş Hukuku’ndan Kaynaklanan Zamanaşımı Süreleri Yeniden Düzenlenmiştir
Kanun ile iş sözleşmelerinden kaynaklanan tüm alacak ve tazminat talepleri için 5 yıllık zamanaşımı süresi getirilmiş olup, böylelikle İş Kanunu’ndan kaynaklanan zamanaşımı süreleri arasındaki farklılıklar giderilmiştir. Değişiklik öncesinde, kıdem, ihbar, kötü niyet tazminatı, eşit işlem ilkesine aykırılıktan doğan tazminat talepleri ve yıllık izin ücretinden kaynaklanan talepler 10 yıllık zamanaşımına tabi iken, değişiklik ile birlikte tüm alacak ve tazminat taleplerine ilişkin zamanaşımı süresinde yeknesaklık sağlanarak bu süre 5 yıl olarak belirlenmiştir.
Yıllık izin alacakları ve tazminatlar için değişikliği yapan Kanun maddesinin yürürlüğe girmesinden evvel, yani 25.10.2017 tarihinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, değişiklikten önceki hükümlere tabi olmaya devam edecektir. Ancak zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, yeni düzenleme ile öngörülen 5 yıllık süreden uzun ise, 5 yıllık sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş olacaktır.
5. Temyiz Edilemeyen Kararlar Düzenlenmiştir
Kanun ile İş Kanunu ve ilgili bir takım mevzuattan kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin Yargıtay nezdinde kanun yolu denetimi kapatılmış olup, bu hususlarda istinaf mahkemelerinin yani diğer bir deyişle Bölge Adliye Mahkemeleri’nin vereceği kararların kesin ve nihai olduğu düzenlenmiştir. Temyiz edilemeyen kararlara konu olan bahsi geçen uyuşmazlıklar şöyledir;
- Yukarıda da bahsi geçen işe iade davaları,
- İşveren tarafından toplu iş sözleşmesi veya işyeri düzenlemeleri uyarınca işçiye verilen disiplin cezalarının iptali için açılan davalarda verilen kararlar,
- 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamında;
- İşyeri sendika temsilcilerinin iş akdinin feshine ilişin davalar,
- İşletme Toplu İş Sözleşmesi’nin var olduğu hallerde işyerinin niteliğine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar,
- Toplu İş Sözleşmesi yorum davaları,
- Grev ya da lokavtın kanuniliğinin tespitine ilişkin davalar kapsamında açılan davalarda verilen kararlar,
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun;
· Usule aykırı sendika genel kurallarına ilişkin açılacak davalar,
· Sendika üyeliğinin reddine ilişkin itiraz davaları neticesinde yerel mahkemenin vereceği kararlar.
6. Uygulamaya İlişkin Diğer Düzenlemeler
Kanun ile getirilen yeni sistemin, gerek doktrin gerekse uygulayıcı adli makamlar tarafından tanınması, yeni sistem ile getirilen müesseselerin oluşumunun tamamlanması ve en çok da hak kayıplarının meydana gelmemesi bakımından Kanun’un çeşitli maddelerinin uygulanmasına yönelik yukarıda da değindiğimiz üzere bir takım tarih aralıkları belirlenmiştir.
Bu kapsamda uygulamanın ne şekilde olacağına ilişkin detaylı bilgiyi aşağıda paylaşmak isteriz;
6.1. Kanun ile gelen değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunacaktır.
6.2. Dava şartı olarak aranan arabuluculuğa ilişkin hükümler, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği 01.01.2018 tarihi itibariyle uygulanacak olup, hali hazırda ilk derece mahkemeleri, Bölge Adliye Mahkemeleri ve Yargıtay’da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmayacaktır.
6.3. Önceki mevzuatta başka mahkemelerin görev alanına giren ve hali hazırda derdest olan dava ve işler, Kanun ile iş mahkemelerinin görev alanına dahil edilmiş olsa dahi, iş mahkemelerine devredilmeyip, kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından yürütülmeye devam edilecektir.
6.4. İlk derece mahkemeleri tarafından, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna (istinaf ve/veya temyiz) ilişkin hükümlere tabidir.
6.5. Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri personelinin; “iş sözleşmesi fiilen sona eren işçilerin” kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin şikâyetleri inceleme yetkisi kaldırılmıştır. Yeni düzenleme ile birlikte, iş sözleşmesi sona eren işçilerin alacak ve şikâyet taleplerini Çalışma ve İş Kurumu vasıtasıyla talep etmesi engellenmiş, bu işçiler arabuluculuğa sevk edilmiştir. Böylelikle, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri’nce yürütülecek işçi şikâyetleri yalnızca iş akdi devam eden işçiler ile sınırlanmıştır.
6.6. Yukarıda belirtilen Kanun’un 3., 11. ve 12. Maddeleri dışında kalan diğer maddelerin yürürlük tarihi, Kanun’un Resmi Gazete’de yayım tarihi olan 25.10.2017’dir.
7. Sonuç
İşbu bilgilendirme notu ile İş Hukuku’nun uygulanması açısından son derece önemli değişiklikler getiren Kanun hakkında kısa bilgilendirme yapılması amaçlanmıştır. Her ne kadar Kanun 25.10.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yukarıda belirtildiği şekilde yürürlüğe girmiş olsa da; yukarıda bahsi geçenler de dahil olmak üzere Kanun’un getirdiği değişikliklerin pratikte ne şekilde uygulanacağı zamanla şekillenecektir.