Paris Anlaşması, (“Anlaşma”) 12 Aralık 2015’te Paris İklim Zirvesi’nin sonunda 195 ülkenin katılımıyla kabul edilmiş, 22 Nisan 2016’da New York’ta düzenlenen Yüksek Düzeyli İmza Töreni’nde de, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 175 ülke tarafından, imzalamıştır. Fakat Türkiye aradan geçen bu 5 sene içerisinde Anlaşmayı resmi olarak onaylamamıştır.
Paris İklim Anlaşması ve Amacı
Anlaşma, küresel iklim krizinin önüne geçmek amacıyla 197 ülkenin ortak hareket etmeleri gerektiğini kabul ettikleri uluslararası bir anlaşmadır. Anlaşma, dünyanın ilk kapsamlı iklim anlaşması olması nedeniyle önem taşımakta olup iklim krizinin önüne geçmek için; endüstriyelleşme öncesi döneme kıyasen küresel ortalama sıcaklık artışının 2 derece ile sınırlandırılmasını, mümkün ise 1,5 derecenin altında tutulmasını, ülkelerin sera gazı emisyonlarının 2050'ye kadar sıfırlanması için ortak çalışmasını ve kömür ve diğer fosil yakıtlarla gerçekleştirilen enerji üretiminin azaltımını, bunlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının teşvik edilmesini hedeflemektedir.
Anlaşma da öngörülen bu temel hedeflerin gerçekleştirilmesinde “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre, ülkeler Anlaşma kapsamındaki hedeflerini uygulama da kendi ekonomik ve teknolojik imkânlarının mümkün kıldığı mertebede sorumludurlar. Böylelikle tüm ülkelerin katkılarına dayanacak bir sistem öngörülmüştür. Ayrıca ülkeler her beş yılda bir “Küresel Durum Değerlendirme” zirvelerinde bir araya gelecek olup Anlaşma’nın temel hedeflerini yerine getirmeye yönelik kendi belirledikleri koşullar çerçevesinde hazırladıkları hedeflerinin ve faaliyetlerinin yer aldığı “Ulusal Katkı Beyanlarını” sunmaları gerekmektedir.
Paris Anlaşması Türkiye İçin Ne İfade Ediyor?
Türkiye, dünyada en fazla sera gazı emisyonuna neden olan ülkeler arasında 16. sırada yer almaktadır ve Anlaşmayı onaylamasının ardından sera gazı emisyonlarının azaltımına yönelik hedefler belirlemesi, eylem planları hazırlaması iklim kriziyle mücadelede önem taşımaktadır. Anlaşma kapsamında ülkemizin taahhüdü ise, karbondioksit emisyonu artışını 2030’a kadar %21 azaltma, 2053’te ise sıfır emisyona ulaşmadır.